Hep söylenen bir şey var. Evren semboller ve mesajlarla konuşur diye. Kesinlikle, bütün kalbimle buna inanıyorum. Ancak bu işaretler her zaman aynı kolaylıkta anlaşılamıyor. Gösterilmek istenenler muhatabı tarafından görülmedikçe işaretin dozu artıyor. Ben bunun son aşamasının hastalıklar olduğunu düşünüyorum. O vakte kadar pek çok uyarı gelse de kişi anlamayınca öyle bir şey oluyor ki, bir sağlık sorunu bizi olmamız gereken merkeze çekiyor…

Bu girişi, şunun için yaptım. Ağustos başında seyahate çıktığımda, arabamdan bir ses gelmeye başladı. Mecburen hızımı düşürdüm, göstergeleri takip ettim, güvenli bir alana ulaşınca da görüştüğüm tamirciler 60’ı geçmezsem sorun yaşamayacağımı ama yine de ertelemeksizin aracı tamir ettirmem gerektiğini söylediler. Ben yazın büyük bir kısmını bu arızayla, 60’ı geçmeden, son derece sakin bir sürüşle geçirdim. İstanbul’a döndüğümde de, çeşitli sebeplerle araç hemen tamir edilemedi ve ben ya toplu ulaşımı kullanmayı tercih ettim, ya da aracı daha yavaş ve dikkatli kullanarak seyahat etmeyi.

Ve bu sabah, nihayet arabam tamir edilmek üzere götürülürken, verilen mesaj zihnime düştü: “Yavaşla“…

Bu sabaha kadar, yavaş olduğumu sanıyordum ve fiziki davranışlar olarak oldukça yavaştım evet ama zihnim koşuyordu. Hemen olmasını istediğim şeyler vardı. Öyle ki, evrenle pazarlığa girişip tam bir takvimle herşey belli olsa ve ne olacaksa hemen olsa diye sabırsızlık gösterdiğim anlar pek çoktu. Hatırlayamadığım sayıda tohum ekmiştim geçtiğim yollarda ve geriye dönüp bakınca yerlerinde ağaçlar görmek istiyordum. Oysa bazıları minik bir fidana dönüşse de çoğunun tohumu çatlamamıştı bile.

İşte bütün bu görmediğim mesajlar bana araba üstünden verilip, geçtiğin yerleri izle, seyahatin keyfini sür, yolda olan biteni fark et deniyordu. Ve ne rastlantıdır ki, ben 60’la tırların arasında giderken, kamyonlar beni sollayıp geçerken ve acelesi olduğu belli araçlar yanımdan adeta uçarken, bazen bir benzin istasyonunda, bazen yemek molasında, bazen de ileride sıkışan trafikte hepsiyle yanyana ya da arka arkaya duruyorduk. Evet, ne kadar koşarsan koş, ilahi plan içinde olman gerektiği yerde oluyorsun ve asıl mesele, o noktaya nasıl vardığın oluyor. Eforla, telaşla, yetişemeyeceğin ve birşeyler kaçırdın hissiyle mi, yavaş ve sakin, her anın farkında olarak mı?

İstanbul’un bu güzel yağmurlu gününde, evrenin mesajını duyan kalbime teşekkür ediyorum. Aldım, kabul ettim. Ve diliyorum ki, hepimiz tüm mesajları iyilikle, güzellikle alalım ve sevgiyle kucaklayalım.

Mutlu bir haftasonu olsun herkese…

Pınar,
İstanbul
20.09.2019

0 0 votes
Article Rating