“Nefes alışımızın dizginlerini elimize almayı seçtiğimiz an, kısıtlı nefes alma kalıplarımızı değiştirebiliriz ve daha fazla pozitif zihin ve beden halinde yaşamaya başlayabiliriz.”
Dr. Judith Kravitz
Nefes, bizi bu dünyada tutan unsurların ilki ve en önemlisidir. Aç ve susuz kısa sayılmayacak sürelerle yaşamaya devam edebiliriz ama nefes olmadan ömrümüz sadece birkaç dakika sürer. Nefes bu kadar önemli olduğu halde, vücudumuzun kendiliğinden gerçekleştirdiği bir eylem olarak düşünerek ona gereken önemi vermiyoruz. Evet vücut kendiliğinden nefes alıyor ama farkında olmadığımız şey, nefes alışkanlıklarımızı bilinçaltımız belirliyor. İlk üç yaşına kadar, henüz egomuz devreye girmemişken, akışkan ve dolu dolu nefeslerle yaşamın içinde coşkuyla varoluyoruz. Hayatı yeni baştan öğrenen o çocuk saflığı, umudu, heyecanı, tutkusu her nefesle vücudumuza girip hücrelerimizi besliyor ve yaşam bir şölene dönüşüyor. Çocuklar açık ve güçlü nefesleriyle, bitmeyen bir enerji ve merakla yaşamda ilerliyorlar.
Ancak 3 yaşından sonra yavaş yavaş ego devreye girip bizim için bir konfor alanı oluşturmaya başlıyor. Bu yaştan itibaren artık birey olarak var olma mücadelesine de girişerek kendi istediklerimizi yaptırmak, sosyalleşirken önem çıkmak ya da geride durmak için yeni bilgiler öğreniyoruz. Evdeki korunaklı alanlarımızdan çıkıp toplumun içine daha çok karışmaya, kendi cümlelerimizle kendimizi ifade etmeye, yakın ilişkiler kurma deneyimlerine atılıyoruz. Korunup kollanıyoruz ya da başımızdan travmatik denebilecek, ruhumuzu yaralayan olaylar geçiyor. Kendimizi güvende hissediyoruz ya da korkuyoruz. Çok anlaştığımız arkadaşlarımız da oluyor, bizi ağlatıp üzenler de. Hayat yeni bir boyuta evrilirken ve tüm çocukluk sezgileri açıkken artık seçimlerimizin farkındayız ve yavaş yavaş nefesimizi tutmaya başlıyoruz. Korkunca, üzülünce, canımız yanınca, kalbimiz kırılınca… Coşkun bir çağlayan gibi vücudumuza girip tüm hücrelerimizi dolaşan nefes, gittikçe azalıp durgun bir ırmağa dönüşüyor. Ve zaman ilerleyip yetişkin bir birey olduğumuzda ne yazık ki %90’ımız %30 kapasiteyle nefes alıyor.
Neden?
Çünkü her üzücü olayda, canımız yandığında nefesimizi tutup o duyguyu vücutta bir yere sakladık ve ego, bizi yeniden üzmemek adına nefesi o bölgeye götürmeyelim diye nefesi durduruyor. Yeniden oraya nefes alıp yeniden aynı duyguları hatırlamayalım diye nefes vücudun çok dar bir alanında kendine yol bularak, bize yetecek ve hayatta kalmamızı sağlayacak kadar azalıyor. Kısıtlı bir nefesle, sınırlı bir kapasiteyle hayatın içinde var oluyoruz.
Peki, yeniden çocukluğun o sonsuz neşesi, coşkusu ve enerjisiyle buluşmak mümkün mü?
Özel bir teknikle uygulanacak nefes çalışmasıyla evet. Bir uzman eşliğinde uygulanacak bu çalışmayla kendi gücünüzü keşfettiğiniz, bakış açınızı değiştirerek hayatınızdaki sonsuz olasıklıkları berraklıkla görmeye başladığı eşsiz bir deneyim yaşayabilirsiniz. Kendinize, nefesinize bir şans daha verin ve açık, güçlü nefeslerinizle yaşamın içinde bir pınar gibi akın…
“Nefes alışımızın dizginlerini elimize almayı seçtiğimiz an, kısıtlı nefes alma kalıplarımızı değiştirebiliriz ve daha fazla pozitif zihin ve beden halinde yaşamaya başlayabiliriz.”
Dr. Judith Kravitz
Nefes, bizi bu dünyada tutan unsurların ilki ve en önemlisidir. Aç ve susuz kısa sayılmayacak sürelerle yaşamaya devam edebiliriz ama nefes olmadan ömrümüz sadece birkaç dakika sürer. Nefes bu kadar önemli olduğu halde, vücudumuzun kendiliğinden gerçekleştirdiği bir eylem olarak düşünerek ona gereken önemi vermiyoruz. Evet vücut kendiliğinden nefes alıyor ama farkında olmadığımız şey, nefes alışkanlıklarımızı bilinçaltımız belirliyor. İlk üç yaşına kadar, henüz egomuz devreye girmemişken, akışkan ve dolu dolu nefeslerle yaşamın içinde coşkuyla varoluyoruz. Hayatı yeni baştan öğrenen o çocuk saflığı, umudu, heyecanı, tutkusu her nefesle vücudumuza girip hücrelerimizi besliyor ve yaşam bir şölene dönüşüyor. Çocuklar açık ve güçlü nefesleriyle, bitmeyen bir enerji ve merakla yaşamda ilerliyorlar.
Ancak 3 yaşından sonra yavaş yavaş ego devreye girip bizim için bir konfor alanı oluşturmaya başlıyor. Bu yaştan itibaren artık birey olarak var olma mücadelesine de girişerek kendi istediklerimizi yaptırmak, sosyalleşirken önem çıkmak ya da geride durmak için yeni bilgiler öğreniyoruz. Evdeki korunaklı alanlarımızdan çıkıp toplumun içine daha çok karışmaya, kendi cümlelerimizle kendimizi ifade etmeye, yakın ilişkiler kurma deneyimlerine atılıyoruz. Korunup kollanıyoruz ya da başımızdan travmatik denebilecek, ruhumuzu yaralayan olaylar geçiyor. Kendimizi güvende hissediyoruz ya da korkuyoruz. Çok anlaştığımız arkadaşlarımız da oluyor, bizi ağlatıp üzenler de. Hayat yeni bir boyuta evrilirken ve tüm çocukluk sezgileri açıkken artık seçimlerimizin farkındayız ve yavaş yavaş nefesimizi tutmaya başlıyoruz. Korkunca, üzülünce, canımız yanınca, kalbimiz kırılınca… Coşkun bir çağlayan gibi vücudumuza girip tüm hücrelerimizi dolaşan nefes, gittikçe azalıp durgun bir ırmağa dönüşüyor. Ve zaman ilerleyip yetişkin bir birey olduğumuzda ne yazık ki %90’ımız %30 kapasiteyle nefes alıyor.
Neden?
Çünkü her üzücü olayda, canımız yandığında nefesimizi tutup o duyguyu vücutta bir yere sakladık ve ego, bizi yeniden üzmemek adına nefesi o bölgeye götürmeyelim diye nefesi durduruyor. Yeniden oraya nefes alıp yeniden aynı duyguları hatırlamayalım diye nefes vücudun çok dar bir alanında kendine yol bularak, bize yetecek ve hayatta kalmamızı sağlayacak kadar azalıyor. Kısıtlı bir nefesle, sınırlı bir kapasiteyle hayatın içinde var oluyoruz.
Peki, yeniden çocukluğun o sonsuz neşesi, coşkusu ve enerjisiyle buluşmak mümkün mü?
Transformal nefesle evet. Transformal nefes Dr. Judith Kravitz’in yaklaşık 40 yıl önce kendini iyileştirmek için uygulayıp geliştirdiği ve bugün dünyanın pekçok ülkesiyle paylaştığı bir sistemdir. Transformal nefeste vücuda maksimum seviyede oksijen alınarak beden daha sağlıklı olur, egonun kapattığı bölgelerdeki blokajlar çözülerek bizi aşağı çeken duygular bütünlenir ve dönüşür, ruhumuz özüyle buluşup varoluşundaki hakikati yeniden hatırlar.
Transformal nefes, insanın nefesi aracılığıyla kendi gücünü keşfettiği, bakış açısını değiştirerek hayatındaki sonsuz olasıklıkları berraklıkla görmeye başladığı eşsiz bir deneyimdir. Kendinize, nefesinize bir şans daha verin ve açık, güçlü nefeslerinizle yaşamın içinde bir pınar gibi akın…