Kiminle konuşsam, herkes biraz yorgun, biraz küskün, biraz arayışta.

Yorgunluklar, içinden çıkılamayan düşünceler yüzünden çoğu zaman. Küskünlükler en temelde kendilerine. Arayış, içten içe yükselen bir huzursuzluk. Toptan özetleyecek olsam, halet-i ruhiye arapsaçı…
Peki kim çözecek, kim düzeltecek bu karmaşayı? Herkes kendi söküğünü dikmek zorunda desem belki de hiç okunmaz yazının devamı. Olsun, ben yine de deneyeceğim. İnsana ve insanlık hallerine dair hangi duygu pas geçip torpil yapıyor ki bazılarımıza? Yok böyle bir şey. Herşey, herkes için. Size söyleyen, en çok kendi dinliyordur sözlerini. Farkında olarak, olmayarak. Ama değil mi ki söz çıktı ağızdan, o zaman dermanı da gelir peşinden. Kırk yamalı bir yorgan kalbimizin içi. Alıp elimize oturalım bir köşeye ve usul usul dikelim söküklerini…

Yorgunum diyorsun. Neye ihtiyacın var? Şimdi, tam şu anda, ne olsa hayatında, üstündeki o yükler biraz hafifleyecek? Kimden gelecek o aksiyon? Senden? Peki… Seni durduran ne?

Küskünlük çiçeğini kalbinde açtıranlara bakalım mı birlikte? İklimi bırakıp çiçeğe dönse bakışlarımız? Anlatsan biraz bana o çiçeği? Suyu, güneşi, oksijeni… Nesi nasıl eksik kaldı da bitiverdi kalbinin orta yerinde? Farzet ki kocaman bir ayna tam ortadaki göbeği. Bak oraya. Gördüğün kimin sureti?

Ya da içindeki kocaman boşluğu dolduracak birşeyi mi arıyorsun? Ne olsa koymaya razı mısın? Yoksa hiçbir parça uymuyor mu o köşeli boş alana? Kocaman bir yapbozsun ve hatırlayarak dön geriye, nerde bıraktın o parçanı? Bırakırken razı mıydın, gönülden mi verdin? Başkasını mı tamamladın kendi kıymetinle? Yoksa zamanla aşınıp düştü mü bilmediğin bir yerde? Nedir şimdi planın? Dönüp geriye iz mi süreceksin, mevcut durumdan mı ilerleyeceksin?

Haydi söyle?
Sen burada ne yapıyor, ne arıyorsun? Bir söz der ki;
“Arayanlar bulamaz; ama bulanlar hep arayanlardır.” Bu açıdan baktığında kendine, o dolaşmış arapsaçının  ucunda illa ki bir parça çekilivermek için bekliyor. Sadece sen dolaşan yumağın içinden baktığından göremiyorsun. Kendini dengeleyip merkezlendiğinde, çık o yumaktan ve sükunetle izle her bir yerini. Acele etmeden ve sabırla bak ki, görünür olsun emareler.
Bulmak için aramadığında gelecek asıl aradığın. Çünkü yumağın ucu aslında senin avucunda…

5 1 vote
Article Rating