Bugün 1 şubat. Senenin başı nasıl umut ve heyecan veriyorsa, yeni bir aya başlamak da aynı coşkuyu yaratabiliyor. Hatta İstanbul’da bulunan bir kilisede ayın ilk günü anahtarlar alınıyor, dilekler dileniyor. Benzer amaçlar için toplanan insanların yarattığı enerjiyi çok önemsiyor ve anlamlı buluyorum. Koşulsuz inanç ve kabulle birbirlerinden haberli ya da habersiz biraraya gelip bir sinerji yaratmaları, orada özel bir alan açıp titreşimi dalga dalga etrafa yayıyor.

Peki o özel alanda dilenen her dilek neden kabul olmuyor öyleyse diye sorabilirsiniz. İlk cevabım, herşeyin olması gerektiği gibi olduğu ve bazen kabul olmayan dileklerin çok daha hayrımıza olduğudur. O an apaçık durumu göremesek de, gün gelir, olmamış dilekler için şükrederken buluveririz kendimizi.

Ve ikinci cevabım, dileklerimizde samimi olduğumuzdan emin miyiz, olur. Çoğu zaman bir dilek diler ve peşi sıra, aslında onun olmayacağına dair kendimizi ikna etmeye girişiriz. Daha önceden de dileğimiz olmamıştır, zaten çok zordur, o şeyi çok istiyoruzdur ama bir yandan da gerçek olmasından korkuyoruzdur. Evet kulağa inanılmaz geliyor ama bununla çok sık karşılaşırız. Sonuçta, enerjimiz hiçbir şekilde o dilekle uyumlu olmadığından, birbirimizle eşleşemeden pas geçip, hayatımıza devam ederiz.

Üçüncü bir cevabım daha var ki, bence o en sık olan, dileklerimiz kendimizle ilgili değil. Dileklerimizin, niyetlerimizin çoğu çocuğumuz, eşlerimiz, ebeveynlerimiz, komşularımız için. Kendimiz için bir şey isterken bile araya başkalarını karıştırıp onlar üstünden amacımıza ulaşmayı hedefliyoruz. Çok az kimse, kendine gerçekten ne istediğini sorup cevabını verebiliyor. Çünkü buna kafa yormuyor, etraf düzelirse, hayatımızdaki insanlar kendilerine çeki düzen verirse daha mutlu, daha huzurlu, daha varlıklı olacağımıza inanıyoruz. Oysa herkes, kendisi için planlanan yolu yürüyor. Düzelmesini istediğimiz kişinin o yolda ne öğrenmesi gerektiğini, o deneyimleri neden yaşadığını asla bilemeyiz. Sadece tahmin edebiliriz ki, sistem tahminlere prim vermiyor. Başkaları için dilek ve niyetlerle zaman ve ömür geçip gidiyor.

4 şubatta harika bir yeniay yaşayacağız. Yeniaylar yeni başlangıçlar için tohum atma zamanıdır. Şimdi, bu yazıyı okuduktan sonra, sorar mısınız kendinize, sadece kendiniz için ne istiyorsunuz? O istediğiniz şeyi ne için istiyorsunuz? O gerçekleştiğinde siz nasıl biri haline geleceksiniz? Hayatınızda neler değişecek?
Ne istediğinizi 3 pozitif kelime ile ifade edip bu soruları yanıtlamaya davet ediyorum sizi. Belki kiliseye kadar gidip anahtar alamadınız ama, samimi niyetlerin gücü pek çok kapıyı açan bir anahtardır. Denemeye var mısınız?

0 0 votes
Article Rating